1 Haz 2009

MAHALENİN BELASI
SAHNE 1
Ötlek Tavuk:Gençlik yıllarımda bizim mahallenin iki tane belası vardı. Bu belalar her gün kavga ederlerdi. Korkusundan kimse bir şey yapamazdı. Tabi ben nedense hep bunların arasına girer, yemediğim dayak kalmazdı. Bende ”sizi babama diyeceğim” diye onları korkuttuğumu zannederdim.gelinde anlatım size hikayeyi:
Bizim bu belalardan biri Palabıyık diğeri de Posbıyık idi. Bir gün bunlar yolda yürürlerken omuz omuza çarpıştılar ve Posbıyık:
{Posbıyık}:ne oluyo lan
Palabıyık=kes lan. dedi ve kavgaya tutuştular ken
Ötlek tavuk=durun ağabeyler dedim ve yumruku yedim
Ve sonra sizi babama diyicem diyerek kaçtım
Palabıyık =ula şu çocuga dua et dedi
posbıyık=etmessem ne yaparsın
palabıyık =yumrukumun tanıdını alırsın
mah.kadınlar =hele haunlara bak heç yerlerinde duruyorlarmıydı
pala ve pos bıyık =sesli bi şekilde bacım dediler kadınlar hemen içeri girdiler
ötlek tavuk=kim bilir birbirine laf atsa ne olur
palabıyık ve posbıyık=erkek adam laf atmaz lan
ardından herkes korkusundan ayaga kalkar ve
palabıyık ve posbıyık =tamam oturun size bi sey yapmıcam. Derler aynı anda
posbıyık=ulan laflarımı çalmadan duramıyor musun?
Palabıyık= sende papağan gibi ötmekten bıkmıyor musun
Ötlek tavuk=ses kirliligi yapmayın
Onlarda onun arkasından yürürler
SAHNE 2

Hıyar Rüstem mahalleye yeni gelmiştir ve mahelinin kaba dayısı oldugunu öğrenmiştir ve mahallenin hakimi ben olacağımm diyerek kendi kendine konuşur bir gün kahvede herkese açıklar bu mahallenin kaba dayısı benim varsa kaba dayınız varsa çıksın karşıma ötlek tavuk bunları dinlemektedir
Ötleek tavuk=pala bıyıkla pos bıyığın yanına gelir ve abi maheleye yeni biri geldi artık bu mahelenin kaba dayısıyım kaba dayınız varsa hesaplaşalım dedi
Pala ve pos bıyık =kahveye gelir kim bize bu lafları dedi der hıyar Rüstem
Ben
Pala ve pos bıyık =adıne senin der
Hıyar Rüstem)=adıyla şanıyla bana hıyar Rüstem derler.
Ordan Posbıyık= belli oldugu gibi hıyarsın der ve
Kahvedekiler hepsi birden gülerler
Bu laflara köpüren hıyar Rüstem kimse benim lakabımla alay edemez
Palabıyık=lan hıyar, hıyar dedin de aklıma geldi, bizim hatun eve hıyar istemişti.
Hıyar Rüstem[bağırarak]=kaşınmayın lan dayağı yiyeceksiniz şimdi. der.
Ötlek Tavuk= Abi bu sizi hıyarlarla karıştırıyor.
Hıyar Rüstem=sen kes lan
Ötlek Tavuk=kesmezsem ne olur
Palabıyık:ula ikinizde susun artık sabrım tükenmekte Tükenirse sizin açınızdan iyi olmaz
Hıyarrüstem =çıkanlan karşıma
Pala ile pos bıyık =adamın karsısına çıkarlar sag ve soluna iyi bir vururlar
Ötlek tavuk=oleyyyyyyyyyy ilk defa dayak yemedim der
Pala ile pos =sen bizden şikayetçimisin
Ötlek tavuk=ben bir az sıkıtdımda hadi byybybybby
Pala ile pos bıyık ötlek tavuku kovalarlar

SAHNE 3
Kezban=oy gız hatce gel az bi
Hatice=Buyur abla ne oldu?
Kezban=duydun mu gı mahalleye yeni bi bela gelmiş.
Hatice=Geldiyse ne olmuş. Dayağı yiyip oturmuş
Kezban=kızım öyle deme bu mahallede bugüne kadar kimse onlara laf atamadı. Artık millet ayağa kalkmaz mı?
Hatice=Uff abla adamın nasıl dayak yediğini herkes görmüş ve korkmuşlardır. Bir daha böyle bir şey yapmaya kimsenin cesaret edemeyeceğini anlamıyon mu abla
Kezban=Kızım senlen de hiç sohbet olmaz neyse yakında görcez zaten ne olacağını








SAHNE 4

Hıyar Rüstem Posbıyık ve Palabıyık’ın arkasından iş çevirmektedir. Yediği dayağı unutmadığı hiç kimseye belli etmek istemiyordu. Ödlek Tavuk Hıyar Rüstem’den bir an şüphelenir.Ve onu takip etmeye başlar.Hıyar Rüstem’in bir iş çevirdiğini anlar ve Posbıyık ile Palabıyık’a söyler.
Ödlek Tavuk= Ağabeyler bizim bu Hıyar yine bir iş çeviriyor.
Posbıyık= Ya bu adam dayak yemekten bıkmadı da ben dayak atmaktan onun yanına gitmekten yoruldum, bıktım lan.
Palabıyık=Doğru dersin pos, oğlum ödlek git hıyar Rüstem’i çağır bize.
Birazdan Hıyar Rüstem ile Ödlek Tavuk gelirler
Hıyar Rüstem(korku içinde)=Beni çağırtmışsınız ağabeylerim.
Posbıyık ile Palabıyık=Duyduğumuza göre arkamızdan iş çevirimişsin
Hıyar Rüstem=Hayır ağalar yanlış duymuşsunuz siz ben yediğim dayağı daha unutamadım ağabeyim nasıl öyle bir şey yaparım.
Ödlek Tavuk=bıyık ağabeylerim valla yalan söylemiyorum (içinden)”en azından bu seferlik”
Hıyar Rüstem= eeeeeeee yeter bee.size olan korkumdan bir şey yapmadım. Şu tavuk olmasaydı görürdünüz siz.
Palabıyık= Hey pos artık bu fazla oldu.Birinci dersten geçemedi bakalım ikinci dersi geçebilecek mi?
Posbıyık=doğru diyorsun pala.Haydi öğretmenlik zamanı geldi çattı.
Palabıyık=hadi tamam dedi ve hıyar Rüstem dayagı yedi



SAHNE 5
hatice=ne oldu kız Kezban abla senin çok övdüğün hıyarı pataklamışlar
kezman=dur hele kızım buna tekrar cesaret ettiyse belalardan bile daha belalıdır
hatice=nedenini biliyor musun Kezban abla
kezban=neymiş Hatice bilmiyorum
hatice=kız Kezban abla bu hıyar belaların arkasından iş çevirmeye kalkmışta dayağı korkusundan söyleyememiş
Kezban susup kalmıştı.hıyar Rüstem çok sınırlıydı bu iş artık fazla oldu diye kendi kendine konuşuyordu.
Hıyar Rüstem =bu belalara öyle bişey yapmalıyım ki tüm halk bunu duyduğunda sözde de belalar demeli ama bu sefer daha dikkatli olmalıyım
o ötlek bunları duymamalı yoksa yine dayagı yerim
hıyar Rüstem mahellede geziyordu ve ne yapacanı düşünüyordu tam o anda
kezbanla karsılastılar. Kezmanın aklında bu adam kim sorusu dolaşıyordu
ve daha fazla dayanamayıp
kezban=sordu siz kimsiniz
hıyar Rüstem=bana adıyla şanıyla hıyar Rüstem derler.
Kezban= bi an hatırlayamaz aklında hıyar Rüstem kim sorusu dolaşır
Sonradan aklına rüstemin belalarla kafa tutan kişi oldugunu hatırlar.
Hıyar Rüstem=siz kimsiniz der
Kebman =bu mahelede kezman derler sizi tanıyorum
Hıyar Rüstem =nerden tanıyorsunuz der.
Kezban =sizin namınızı mahalede duymayan mı var siz koskoca belalara kafa tutan önemli bir şahyisetsiz.
Hıyar Rüstem böbürlene böbürlene=Aslında bir şey değiller ama kalplerini kırmak istemiyorum.Yoksa ben onları tek parmağımla yenerim hatta ezerim.
Derler ve oradan ayrılırlar.


SAHNE 6
Hıyar Rüstem sinirlidir ve
Hıyar Rüstem=bu mahallede bana saygı gösteren, benden yana olan yok. Ulan şimdi hatırladım.bizim bu Kezban mahallede dediğine göre banada saygı duyuyorlar.
Mahallede konuşan kadınlar= kızlar şu Hıyar Rüstem dayak yemeden duramıyormuş biliyor musunuz?
Hıyar Rüstem bu lafları duyunca köpürmüş ve gözü kararmıştır.
Ötlek tavuk=lan hıyar sen hani hıyardın domates o9lmuşsun 3 kg domates verde bi daha pazara gitmiyim
Hıyar rüstemin =gözü artık hiç kimseyi görmemiştir ötlek tavuku iyi bir dövmüştür
Ötlek tavuk kendisinin haklı oldugunu düşünerek ağabeylerinin yanına gelir
Derki ağabeyler bu hıyar Rüstem beni dövdü hemde olmadıg yere
Ağabeyler lan dogru söyle ötlek sen bu adamı hiç kıztırmadınmı
Ötlek tauk=yok abi nasıl kıztırıyım
Ağabeyyler =tamam cagır gelsin bi hesaplaşalım
pala bıyık =lan pos bu adam tahmın etdismizden de deli çıktı bu sefer bunu falakaya yatıralımda anlasın bizimle ugraşmayı
ordan pos bıyık oglum ordan bana falak aletlerini getirin biraz sonra Rüstem korka korka içeri girer
hıyar Rüstem =buyur abi ne yanlışımız oldu der
ötlek tavuk =beni dövdünya der
hıyar Rüstem=abi ilk o baslatdı bana domates dedi bende onu dövdüm
pos bıyık=lan ötlek dogruyu söyle yoksa seni öldürürüm der
ötlek tavuk =dogrudur abi der
pala ile pos bıyık=kimin haklı oldugunu düşünür ve hıyar rüstemi kutlar ve ötlek tavuku falakaya yatırır .
ötlek tavuk=acı ile bagırır aksam olur ötlek tavuk ayaga basamaz
ve sızıdan duramaz bi kaç kişi yardım eder ve eve götürürler
ancak bir hafta sonra ayaga kalka bilir
SAHNE 7

Hıyar Rüstem=belaların haksızlık yapmadını anşar ve tekrar onlara bulaşırsa hep kendinin hemde baskalarının zarar görecegini anlar ve bu işleri bırakmaya karar verir aklında hala bir soru vardır onlarla ugraşmıyacaksam bu mahalede ne yapıyım der ve düşünür ardından aklına kezman gelir ve
Diger kızlardansa onu sevdigini ve diger kızlardan daha üstün tutdugunu düşünür zaten kezbanda güzel kızdır diye söyler ve onunla evlenmek istedigini
Anlarbi gün bu konuyu kezbana açar
Hıyar Rüstem=kezmana derki kezbana hanim ben düşündüm taşındım tatlı tatlı kasındım ve bir karara vardım sizin bana uygun oldugunuzu düşündüm
Ve sizinle evlenmek istiyorum
Kezman nında ona besledigi güzel duygular vardır
Kezbanda bilmemki der beni istiyorsanız pala ve pos bıyık ağabeylerimden beni isteyin onlar kabul ederse tamam der kezman
Hıyar Rüstem =ağabeylerinin yanına gider pos ve palabıyık belalarından
Kezbanı ister ağabeyleri de
Pos ve pala bıyık=yok olmaz
Hıyar Rüstem=ya abilerim ne olur daha size bulaşmayacağım. Söz veriyorum, bela da çıkarmayacağım.
Pala ve Posbıyık= İyi tamam olsun.bir hafta boyunca Kezban’ın dediğini yapacaksın.
İlk başta ırın kırın etmese de Kezban‘a olan sevdasından bunu kabul eder.
Evlenirler.mahalleden gitmeye hazırlanırlar.











SAHNE 8
Hıyar Rüstem bu mahalleden sıkılmaya başlar ve gitmeye karar verir.Bu olayı Kezban’a açar.
Hıyar Rüstem= Kezban canım ciğerim böbreğim dalağım yavyum sana bir şey söyleyeceğim.
Kezban= buyur kocacığım, canım, aşkım, hıyarım; söyle dinliyorum.
Hıyar Rüstem=Ben bu mahalleden gitmeye karar verdim.
Kezban = niye kocacığım benim; ama yine de sen bilirsin bileceğini.
Hıyar Rüstem=tabii aşkım ben bileceğim başka benim bileceğimi kim bilecek?
Ardından bu karar kabul edilir ve bunu pos ve pala bıyıka açbak istemişlerdir
Pos ve pala bıyıkın yanına gitmişlerdir ağabeyyler biz buradan gitmeye karar
Verdik
pala bıyık =vallaha siz bilirsin ister gidin ister gitmeyin öyle degilmi pos haklısın pala onlar gençler istedigiklerini yapsınlar ordan
ötlek tavuk=hayırrrrrrrrrr diye bagırır hiçbir yere gidemesin
hıyar Rüstem=neden diye sorar
ötlek tavuk artık dayag yemek istemiyorum bu dayagları kardesce paylaşalım der 3 ünün sen al 2 sini bence karlı çıkarsınız
hayır biz kararlıyız gidicez üzgününm biz gidiyoruz ötlek tavuk=hayalleri kırılarak gider

11 Ara 2008

GİZEMLİ GEZEGEN
Uzayın derinliklerinde, küçük bir gezegende yaşıyorum. Bu gezegenin adı Milikür'dür. Bizler insanız. Yalnız halkımızın şöyle bir efsanesi var:
“Milyonlarca yıl önce “Dünya” adlı bir gezegende Yaşayan atalarımız bir doğal felaket sonrası gezegenden kara parçasıyla beraber gitmişler .ve onları koruduğuna dair bir kalkan varmış. bu kalkan bir gezegene, bu gezegene geldiğinde kaybolmuş. Daha da hiç kimse onu görememiş.” Artık burada yaşayamayız çünkü besleneceğimiz besinler birkaç yıla bitecek benim arkadaşlarımın bir gemisi var fakat buda işe yaramaz bir kişilik uzay gemileri. Şimdi benim ve arkadaşlarımın amacı kalkanı bulup insanlarıma yeni bir gezegen bulmak.
Uzaya Çıkış
Benim adım Furkan ekibimde Gökhan, Selim, Enes ve Faruk var. Enes keskin nişancı, Faruk bilim adamı, Selim en güçlü adamımız, Gökhan da silah uzmanı, ben de kaptan.
Böyle giderse gidişimiz hiç de kolay olmayacak. Neden mi çünkü zengin grup, bizim gidip yeni bir gezegen bulup orada yaşamamamız için uğraşıyor. Onlar bu gezegen de halkı neredeyse süründürüyor. Eğer yeni gezegeni bulursak onlar zenginliklerini kaybederler.
Havalandık ve tam gezegenden çıkarken arkadan gelen zengin grubun askerleri peşimize takıldı . Mecburi olarak kaçtık. Ve Birkaç tanesini hakladık
Uzaya çıktığımızda birkaç sıyrıkla kendimizi kurtardık

TRİTON GEZEGENİ
Minikür'deki çatışmadan çıktıktan sonra epey bi dolaştık. Sonunda bir gezegen bulduk. Hem enerji hem de yiyecek için gezegene indik. Vede görevimiz için. İlk bakışta ıssız bir gezegen gibi geldi. Fakat gezegene indiğimizde etrafımıza birçok yabancı toplandı. Bunlar bembeyaz adamlardı. Koca kalkanları vardı. Bizi kamplarına götürdüler.
Bir konaka kabilesi gibiydiler. Konakalar diğer kabilelerimiz gibi gelişmiş değillerdi. Oldukça ilkel ve yabaniydiler. Fakat her konaka kabilesinin bir bilgini vardır. Bizim bilginlerimizden bile bilginlerdi. Onlar seçilmiş kişilerdi.
Biz bunları hikayelerde zannederdik. Fakat gerçekmiş. Bizi önce bilginlerine götürdüler. Bilginleri sıcakkanlı bir insandı. Bize bu gezegenin hikayesini anlattı. Kalkanla yolda gelirlerken bu gezegene düşmüşler. Bu yüzden bizim yanımıza daha gelememişler.
Bilginleri bize 5 kişilik bir uzay gemisinin olduğunu fakat enerji bulamadıkları için onu kullanamadıklarını söyledi. Faruk:
-”Hımm eski tür bir 5li raptör.” dedi. Ben:
-”Bizde yedek benzin var bunu çalıştırır mı?” dedim Faruk'a. Faruk:
-” Evet .Büyük ihtimal çalıştırır.”.Bilgine
-”bu benzini size verebiliriz.
-”hayır siz bunu alın buna ihtiyacınız var dedi.
Bizde buna araçlarımızı koymak için bir garaj yaptık.tam gidiyorken asi bir grup bize taş yadırdı. Gezegenden zorla çıktık.Erzağımızı ve enerji taşlarımızı aldık. Şimdi yola devam edelim.


HALKADAN BİR İZ
Gezegenden çıkmadan önce bilginin elime tutuşturduğu kağıt aklıma geldi. Açıp baktığımda bunun aradığımız kalkan olduğunu hemen anladım. Ve altta bir not: “Kalkan bir gezegen”. Gezegen ise biraz uzakta hatta çok uzakta olmasına rağmen o gezegeni bulmalıyız.
Yolda yorulduğumuz için uyumaya başladık.
İLGİNÇ SARSINTI
Biz uyurken gemimiz birden sarsıldı. Herkes aniden: “Ne oluyor burada.” Camdan dışarı baktık ama bir şey göremedik. Galiba bir sarsıntı deyip geçtik ama herkes korku içinde görev başına geçti.
On dakika sonra herkes korkusundan sıyrıldı. Buna bende dahilim. epey bi yol kat ettik. Fakat aynı sarsıntı yine oldu hepimiz korku içinde:
-aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa. Ne oluyor yine.
Ben hemen sensörün başına geçtim. Şaşkınlık içinde:
“Bu bir uzay solucanı.” diye söylendim. Hemen Selim ben ve Gökhan araçlarımıza bindik. Ve solucanı takip edip öldürdük. Çünkü uzay solucanı bir cani yaratıktı. Öldüreceği insanın önce kanını emer ardından onu yer en ince kılına kadar. Ve içinden hiç tahmin etmediğimiz bir şey çıktı uzay hız motoru.


ZENGİN ASKERLERİ PEŞİMİZDE
Kalkana gittikçe yaklaşıyorduk. Faruk “Arkamızdan gelen misafirlerimiz var” dedi. Hemen motoru çalıştırdık. Arkamıza ateş açtık. Fakat hiçbirini tanıyamadık. Ama birden gözüm motorlarına kaydı. Bunlar zenginlerin askerleriydi. Galiba uzay solucanının yaydığı sarsıntı onların ilgisini çekti onlar da oraya geldiler. Orada bizi görüp bize saldırdılar.
Şimdi savaşmaktan başka çaremiz yoktu. Herkes aracına bindi. Faruk ise gemide kalıp gemiyle saldırıyı seçti. Epey heyecanlı geçti Enes indirdiği uçaklardan ganimet topladı. Erzağımızı iyice arttı çünkü onlardan ödünç aldık.. Eh bizim de ihtiyacımız var doğrusu.
Fakat yinede peşimizden geleceklerini bildiğimiz için radyasyon cihazını uzayın başka bir tarafına yolladık. Bu sayede onlar radyasyon cihazını takip edecekler. O yakın olduğu için.
UZAYA UÇAN KİŞİ
Yine uzayda yolumuza devam ederken dış kapının birden açıldığını fark ettim. Herkesin merkeze gelmesini istedim. Saydım 4 kişiydik. Herkesin yüzünü inceledim. Ve Gökhan'ın eksik olduğu kanısına vardım. Fakat bu şifre Gökhan'ın değil Selim'indi.
Bu gizemi çözmek zorundayım.Selim hakkında şüphelenmeye başladım.aklıma gizli kameralar geldi.kameraları incelediğimde ise kapının biraz zorlandığını ve daha sonra gökhan tarafından açıldığını fark ettim.
Ve Gökhan'a neden kapıyı açtığını sordum mikrotlefonla.O da düşmanın peşimizde olduğunu ve durumlarını öğrenmeye gittiğini öğrendim Selimin'de şifreyi hatırlamadığı için kapıyı zorla açtığını söyledi.
ben de ardından düşmanı bulup bulamadığını sordum, o da bulduğunu ve yaklaşık olarak 2o km kadar arkamızdaolduğunu söyledi.sayılarını sorduğumda ise yaklaşık 10 adet kruvazör olduğunu öğrendim.
ÇEMBERİ BULUYORUZ
Gökhanı hemen geri çağırdık ve arayışımıza hız verdik.Nihayet kağıtta bulunan bir simgeyi çözdük.Bu simge diğerlerine göre daha büyüktü.Ve su manasına geliyordu.karşımızda masmavi bir gezegen vardı.simge birden yeşilleşti.sanırım bu çemberi bulduk demekti.yalnız suyla bu gezegen arasındaki bağlantıyı çözemedik.Çünkü su kahverengidir.Ve son anda dedemin bana söylediği "Su eskiden maviydi "buna hiç inanmadım.Ama gerçekmiş demek ki.
Askerler hala peşimizden geliyorlardı.Ve savaş kararı aldık Faruk gemide kalıp gemiyi koruyacak, bizlerde gölet dalgıçlarına binerek savaşacaktık.
Biraz sora savaş başladı.Selim ve Enes çoktan 3 kruvazörü haklamıştı.Gökhan 1 tane hakladı.Faruk ise 3 adet avladı. Bende 2tanesini hakladım ve ana gemilerine saldırdık.
Uzun bir uğraştan sonra ana gemi teslim oldu.onlarıda alarak mavi gezegene girdikmavi bir su topluluğunun altını işaret eden simge sayesinde ilerlemeye başladık.
Ve sonunda buldukve içinde koca bir şehir olduğunu gördük askerler de şaşakaldılar.Şehre girdiğimizde şehir pek de ıssız değildi.birkaç tane bizim gibi insan gördük.büyük bir halkayla uğraşıyorlardı. onlara evrensel bir dilde konuştum fakat anlamadılar.Normal dilimizi kullandım.ve bana buyrun bişey mi deiniz diye duydum onları ve benim başka bir gezegenden geldiğimi söyledim.Önce inanmadılar fakat sonradan anladılar.onlara bu halkanın ne olduğunu sordum.Onlarda bir ışınlanma kapısı olduğunu ve bundan milyonlarca yıl önce burda olduğunu söylediler.Halkaya biraz daha dikkatli baktım ve zenginlerin işçilerini çalıştırdıkları yerde bundan bir tane oduğunu söyledi.
Ve içlerinden biri banagezegenimizde en fazla ne olduğunu sordu.Ve bende kaya olduğunu söyledim.halkada bir yere dokundu ve bir sıvı halkanın içini doldurdu.Ona sordum "Ne oldu şimdi böyle?"oda:
gezegenininize 5 saniye içinde bunun sayesinde gidibilirsiniz dedi.Hepimiz coştuk.hemen halkadan geçtik.ve insanlarımızı bu yeni gezegene getirdik.

5 Eki 2008













İngilizce Almanca Türkçe Sözlük
Kelime:
Sözlük:
© www.sozluk.web.tr

4 May 2008

27 Şub 2008

VİTRAY

Vitray kelimesi hem renkli camların birleşmesiyle oluşturulan yapıya hem de yapılan bu sanatı ifade etmek için kullanılmaktadır.

Genel olarak renkli camların kurşun yardımıyla birleştirilerek lehimlenmesiyle yapılsa da; dizaynı zenginleştirmek için boyanmış camlar ve pirinç renkli birleştirme malzemesi kullanılabilir. Vitray sanatı, görsel bir zenginlik olması sebebiyle hem sanatsal açıdan bir eğitim ve yaratıcılık gerektirmekte; hem de bu dekoratif parçaların geniş alanlarda stabil bir şekilde durabilmesini sağlayabilmek için iyi mühendislik hesaplamalarına ihtiyaç duymaktadır.

29 Oca 2008

İSLAM TARİHİ

İslam tarihi, İslam dininin 7. yy'da ortaya çıkışından ve İslam Devleti'nin kurulmasından başlayarak modern zamanlara kadar uzanan süreçte, İslam dini, İslam dinini benimseyen bölge ve toplumlar ve bu toplumların İslam çatısı altında ortaya koyduğu şeyleri barındıran tarih kolu. İslam tarihi, İslam inancını hem bir din hem de bir toplumsal müessese olarak ele alır ve çıkan sonuç, olay ve keşifleri bu bağlamda sunar.

Genel olarak Muhammed'in doğuşundan ölümüne kadar geçen zaman, ondan sonraki hilafet dönemi, daha sonraki saltanat devletleri ve modern zamanlarda ortaya çıkan yeni akım ve durumlar ele alınır. Kabaca dört ana parçaya bölünebilse de, farklı yönlerden farklı şekillerde bölünmeler gerçekleşir, siyasi İslam tarihi farklı bir bölünmeyle incelenirken bilimsel keşifleri konu alan İslam tarihi daha farklı bir bölünme içerir.

İslam tarihinin merkezini ve İslam tarihinin altın çağını teşkil eden dönem dinin doğuşundan peygamberin ölümüne kadar devam eden ve İslami kaynaklarda Asr-ı Saadet yani "saadet çağı" olarak adlandırılan dönemdir.




Konu başlıkları
1 Cahiliye dönemi
2 Muhammed dönemi
3 Dört Halife dönemi
4 Emeviler dönemi
5 Abbasiler Dönemi
6 Osmanlılar dönemi
7 2. Dünya Savaşı Sonrası Dönem
8 Ayrıca bakınız
9 İlgili belgeseller



Cahiliye dönemi
İslam dininin peygamber tarafından açıklandığı ve bundan hemen önceki zamandaki Arabistan'a ve genel olarak bu döneme klasik İslam kaynaklarında Cahiliye denir. Bununla birlikte bu daha ziyade İslamî klasik kaynaklarca tercih edilen bir dönemdir ve çağdaş din bilimleri araştırmalarında bu dönemden bahsedilmekle birlikte İslam tarihi içerisinde bu isimle zikredilmez.

İslam'a göre Cahiliye dönemi tam İsa'ya gelen İncil'in tahrif edildikten sonra, Muhammed'in peygemberliğine kadarki zamana denir. İsimdeki cahiliye tabiri, salt okur-yazarlık veya bilgisizlik anlamında değil de daha geniş ve genel olarak,hakikatin bilgisinden uzak olmak manasını taşır.





Muhammed dönemi
622-750 yılları arasında İslam Devleti
██ Muhammed döneminde ele geçirilen topraklar (622-632)
██ Dört Halife döneminde ilave edilenler (632-661)
██ Emeviler döneminde ilave edilenler (661-750)Ana madde: Asr-ı Saadet
Ayrıca bakınız: Muhammed bin Abdullah
Çağdaş din bilimlerinde İslam tarihi sıklıkla bu dönem ile başlar. Peygamberin peygamberlik döneminden (yani Kur'an'ın gönderilmeye başlamasından) Abbasi Hilafeti'nin sonuna yol açan 1258'deki Bağdat istilasına kadar süren döneme sıklıkla Klasik Dönem denir ve Peygamberin Dönemi bu Klasik Dönemin ilk kısmını oluşturur.

İslam dininin kabul ettiği son peygamberin peygamberlik görevini alışından ölümüne kadar ki döneme klasik İslam kaynaklarında Asr-ı Saadet yani "saadet zamanı" adı verilir. Asr-ı Saadet kendi içinde 2 ana bölümde incelenir bunlar: Mekke dönemi ve Medine dönemidir. Mekke dönemi daha çok dinin doğuşu, ilk Müslüman topluluk, ahlâki ve dini değerlerin Müslüman topluluk tarafından benimsenişi, var olan dini inanç ile İslam'ın çatışması ve direnişleri içerir. Bu dönem Hicret le beraber sona erer. Medine döneminde ise, İslam devletin ve toplumun kuruluşu ile daha siyasi ve toplumsal bir dönem olup, çeşitli savaşlara ve hem siyasal otorite hem de toplumsal refah anlamında yükseliş arz eden bir zaman dilimidir. Bu dönemde bütün Arap Yarımadası Müslümanların idaresine girmiştir.


Dört Halife dönemi
Bu dönemde İslam Devleti'nin sınırları batıda Trablusgarp, doğuda Horasan ve kuzeyde Kafkasya'ya kadar genişletilmiş; böylece Arap Yarımadası dışına taşan İslamiyet, Asya ve Afrika'daki çeşitli milletlerce benimsenmiştir. Kurulacak olan yeni İslam devletlerinin siyasi ve hukuki temelleri de bu dönemde atılmıştır. Sırasıyla halife olan Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali, gerek siyasî gerekse toplumsal kararlar açısından peygamberin yolunu izlemişlerdir ve bu sebeple onların hükmettiği dönem sonraki hilafetten ayrıca işlenir. Yine bu nedenle Dört Halife Dönemi, "Doğru Yolda Giden Olgun Halifeler Dönemi" anlamına gelen "Hulefa-i Raşidin Dönemi" olarak adlandırılır. Bu dönemin sonraki hilafet dönemlerinden bir farkı da halifelerin saltanat benzeri bir miras yoluyla hilafeti almamış olması, şura yoluyla, seçim-benzeri bir düzenleme ile halife olmuş olmalarıdır. Ali'nin ölümünden kısa bir süre sonra hilafeti alan Muaviye hilafeti oğlu Yezid'e bıkarak seçim ve benzeri yollarla yapılan halife seçimini bertaraf etmiş ve ondan sonra kurulan İslami devletlerde hilafet babadan oğula geçen, miras yoluyla edinilen saltanat benzeri bir makam olmuştur.





Emeviler dönemi
Emevilerdönemi 90 yıl kadar devam etti. Emevilerin başkenti Şamdır. Bu dönemde Halifelik babadan oğula geçerek saltanat haline geldi. Emeviler zamanında İslam devletinin sınırları Atlas Okyanusundan Orta Asya içlerine kadar genişlesi. Emevi iktidarı Abbasilerin iş başına gelmesiyle son buldu.


Abbasiler Dönemi
Abbasilerin başkenti Bağdattır. Abbasiler 5 asırdan fazla halifeliği ellerinde tuttular. Abbasiler siyasi alandan çok kültür ve medeniyet alanında gelişme gösterdiler. Zamanla siyasi hakimiyetleri zayıfladı ve Abbasi devletinin sınırları içinde yeni devletler ortaya çıkmaya başladı. Bu durumda Abbasi hükümdarının islam dünyasındaki siyasi hakimiyeti giderek sembolik bir hal almaya başladı.

Halifelik 1258'de Moğolların Abbasi devletini yıkmasından sonra Mısırdaki Memlük Devletinde devam eti. Abbasiler Dönemi'nin sonu aynı zamanda İslam tarihinde sıklıkla kullanılan Klasik Dönem tanımının kapsadığı zamanın da sonuna denk gelir. Bu dönemin sonundan kolonyalizmin yükseldiği 19. yüzyıla kadar süren döneme Orta Çağ Dönemi terimi tercih edilir. Bazı tarihçiler bu dönemi 19. yüzyıl yerine Osmanlı Devleti'nin sürdürdüğü hilafetin kaldırılışına kadar uzatır.


Osmanlılar dönemi [
1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferiyle halifelik Osmanlı Devletine geçti. Mukaddes emanetler istanbul'a getirildi. Osmanlı Devleti'nin yükselişiyle beraber, İslam tarihinde farklı bir dönem başladı. Bu dönemde müslümanlar Viyana önlerine kadar ilerledi. Her ne kadar Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesinde olduğu dönemde başka İslam devletleri bulunsa da, Osmanlı Devleti yükseliş ve hatta gerileme döneminde bile daima önemli bir konuma sahip oldu, dünyann değişik yerlerinde yaşayan müslümanlar çoğu zaman düşmanlarına karşı Osmanlı Devletinden yardım istemişlerdir. Osmanlı Devleti başka ülkelerdeki müslümanlara yardım etmek amacıyla Endülüs'ün Müslümanların elinden çıkmasından sonra buradaki Müslüman ve Yahudileri Kuzey Afrika'ya ve Osmanlı topraklarına taşıdı. Fas'ta Portekizliler'le savaştı. Yine Portekizliler'e karşı Endonezya Adalarındaki Müslümanlara yardım etmek amacıyla Portekizliler'le Hint Okyanusu'nda savaştı.

Avrupalıların her alanda güçlenmesiyle beraber, 19. asırın sonları ve 20. asrın başlarında Müslümanların yaşadığı coğrafyanın büyük bir bölümü batılı devletler tarafında sömürge haline getirildi. I. Dünya Savaşının hemen öncesinde düyada sadece üç bağımsız islam devleti vardı. Osmanlı Devleti İran ve Afganistan. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'nı kaybedince başkent İstanbul ve Anadolu'nun bazı yerleri işgal edildi. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İtilaf devletleri Türk topraklarından çıkrıldı. Türkiye'de Cumhuriyet ilan edildi.

400 yıldan fazla Türklerin elinde kalan halifelik 3 Mart 1924'te çıkarılan bir kanunla kaldırıldı. Son halife ve Osmanlı Hanedanının bütün üyeleri Sürgüne gönderildi. Son Halife Abdülmecid Efendi1944'te Paris'te sürgünde iken vefat etti. Cenazesi Ölümünden uzun bir zaman sonra Medine'de torağa verildi.


2. Dünya Savaşı Sonrası Dönem
2. Dünya Savaşı'ndan sonra İslam ülkeleri bağımsızlıklarını kazanmaya başladılar. 20. asrın ikinci yarısında, bağımsızlığını kazanan islam ülkeleri kendi aralarında işbirliğini arttırmak amacıyla, İslam Konferansı Örgütünü kurdular. Günümüzde bağımsız İslam ülkelerinin sayısı 50'yi geçmiş bulunmaktadır.

14 Oca 2008

dolmuş ücretleri çok fazla

Bayburt'ta gittikçe fiyatları artan dolmuş ücretleri halkımız için bir sorun oluşturuyor.Belediyemizin duruma el koymasını daha doğrusudolmuş ücretlerini azaltmalıdır.
umarım gereği yapılır.

2 Oca 2008

ORHUN ABİDELERİ

Orhun Yazıtları, Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.

Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.

Orhun Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur. 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur. Bu heyetler yazıları çözememişlerdir. Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır. Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.

29 Ara 2007

TEHLİKELİ SÜRÜŞ OYUNU

Aksiyon Sürüşü
Oyunlar

COUNTER STRIKE HİLELERİ

Oyun esnasında " tuşuna basıp konsolu açın ve aşağıdaki hile kodlarını girin. Bu hilelerin bazıları sadece sunucunun bulunduğu makinede, bazıları ise sadece bot'ların olduğu oyunda çalışacaktır. sv_cheats 1 - Hile modunu aktif hale getirir
bot_sniper_only - Bot'ların sadece sniper almasını sağlar
bot_knives_only 1 - Bot'ların sadece bıçak kullanmasını sağlar
cl_levellocks 16382 - Tüm kesilmiş sahneleri açar
notarget - Görünmezlik verir
noclip - Duvarlardan geçebilmenizi sağlar
god - Ölümsüzlük verir
bot_kill - Tüm bot'ları öldürür
bot_goto_mark - Bot'ların belli bölgelere gitmesini sağlar
bot_zombie 1 - Bot'ların hareket etmemelerini sağlar
bot_difficulty - Bot'ların zorluk seviyesini değiştirir
bot_pistols_only - Bot'ların sadece tabanca kullanmasını sağlar
restart - Skor kaybettirmeden haritaya
restart atar sv_gravity <-999-999999> - Yerçekimini değiştirir
+reload - Otomatik reload yapmanızı sağlar -reload - Otomatik reload hilesini kaldırır sv_clienttrace 999999999 - Her vuruşun hedefini bulmasını sağlar (Hileyi kapatmak için değeri 1'e getirin)
cl_forwardspeed <0-999> - İleriye gidiş hızını ayarlar
cl_backwardspeed <0-999> - Geriye gidiş hızını ayarlar
cl_sidespeed <0-999> - Yana gidiş hızını ayarlar
changelevel - Haritayı değiştirir
Mp_c4timer <-1000-1000> - C4'ün patlama süresini değiştirir

25 Ara 2007

ANADOLU VE MEZOPOTAMYA MEDENİYETLERİ

ANADOLU MEDENİYETLERİ
HİTİTLER:
*Hititler M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu'ya gelerek Kızılırmak kıvrımı çevresine yerleştiler. Başkentleri Hattuşaş (Boğazköy)'dır.
*Hitit devleti ilk devirlerde birçok feodal beylikten oluşuyordu.Daha sonra merkezden gönderilen valiler sayesinde merkezi otorite sağlandı.
*Devletin başında büyük kral unvanlı bir hükümdar bulunurdu.Kral aynı zamanda başrahip, başkomutan ve baş yargıçtı.
*Hititlerde krala danışmanlık görevi yapan ve soylulardan oluşan Pankuş Meclisi vardı.Bu meclis kralın görevlerini denetler.ve devlet işleri burada görüşülerek karara bağlanırdı.Pankuş Meclisi tarihte bilinen ilk meclistir.
*Kralın eşine Tavananna denirdi.Pankuş Meclisi ve Tavananna devlet yönetiminde etkiliydi.hititlerde çok tanrılı inancı vardı.tanrı sayısının fazla olmasından dolayı ülkeye Bin Tanrılı İli denirdi.
*Hititler tanrılarına hesap vermek amacıyla Anal adı verilen günlükler yazarlar.Ve ilk tarih yazıcılığı başlar.
*Çivi yazısı ile hiyeroglif yazısını (resim yazısı)nı kullandılar.
*Hititler Suriye'ye hakim olmak için M.Ö 1296 yılında Mısırlılarla savaştılar.16 yıl süren savaşlardan sonra Hititler ve mısırlılar arasında M.Ö 1280 yılında Kadeş Antlaşması yapıldı.
*Hitit devleti M.Ö 1200 yılında Anadolu'ya gelen Frigler'in saldırılarıyla yıkıldı.

Frigler
*M.Ö. 1200 yılında Sakarya Irmağı çevresinde kuruldu.
*Başkentleri Gordion'dur
*Ekonomileri tarım ve hayvancılığa dayanıyordu.bu sebeple tarım ve hayvancılığı korumak amacıyla çeşitli önlemler aldılar.
*Friglerde saban kırmanın, öküz öldürmenin cezası ölümdü.
*Krallarına Midas adı verilirdi.En önemli tanrıçaları Kibele idi.Tanrılarının ilkbaharda doğduğuna, son baharda öldüğüne inanırlardı.
*Friglerde kuyumculuk kaya mimarisi ve kaya işlemeciliği, tahta işçiliği, halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir
*Frigler M.Ö. 676'da Kimmerler tarafından yıkılmıştır.
Lidyalılar
*Batı Anadolu'da Gediz ve Menderes Irmakları arasında kalan verimli topraklar üzerine kuruldu.
*Başkentleri Sard'dır.
*M.Ö 700-300 yılları arasında kurulmuşlardır.
*Krallarına Giges adı verilirdi.
*Lidyalıların ekonomilerinin temeli ticarete dayanırdı.M.Ö 700 yılında parayı icat ederek ticaretteki takas usulünü kaldırdılar.
*Düzenli ve sürekli bir orduları yoktu.ülkelerini paralı askerlerle korurlardı.Bu yüzden ülkeleri çabuk yıkıldı.
*İzmir'den mezpotamyadaki bir şehir olan Ninova'ya kadar uzanan Kral Yolu'nu inşa ettiler
*M.Ö 547 yılında Persler tarafından yıkıldılar.
Urartular
*Urartular M.Ö 900 yılında Van Gölü ve çevresinde kuruldu.
*Başkentleri Tuşpa'dır.
*Anadou'da ilk defa federal bir devlet kurdular.
*Mimari alanda çok geliştiler.yaptıkları kaleler, tapınaklar, mezarlar ve tarımı geliştirmek için açtıkları su kanalları günümüze kadar ulaşmıştır.
*Urartular tanrılı dini inanca sahiptiler ve ölümden sonraki hayata inandıkları için mezarlarını kayalardan oyarak oda şeklinde yaptılar ve ölülerini günlük eşyalarıyla gömdüler.
*M.Ö 600 yılında İran'dan gelen Medler tarafından yıkıldılar.
İyonlar
*M.Ö 1200 yıllarında Yunanistan'dan gelen Akalar ve yerli halk tarafından Foça ve Büyük Menderes ırmakları arasında kuruldu.
*İyonlar şehir devletleri halinde yaşadılar.Bu nedenle siyasi bütünlük sağlanamadı.Şehir devletlerine Polis adı verilirdi.Bu şehir devletlerinin en önemlileri Efes, Milet ve Foça'dır.
*Merkeziyetçi bir yönetim anlayışının olmaması İyonlarda demokratik bir yönetim anlayışının ortaya çıkmasında etkili oldu.Bu durum İyonlarda hür düşünce ortamının gelişmesini sağladı, bilim ve felsefe alanında ilerlemelerinde ortam hazırladı.Pozitif bilimler alanında Tales, Pisagor, Hipokrat ve Heredot gibi dünyaca ünlü bilim adamları yetiştirdi.
*Mısır takvimini ve Fenike alfabesini kullanarak geliştirdiler.
*İyonlar, Akdeniz ve Karadeniz'de ticaret kolonileri kurdular.
*İyonların, Ön Asya'da gelen ticret yollarının kesişme noktasında bulunmaları kültürel etkileşim ve bilimsel faaliyetlerin gelişmesine sebep oldu.
*İyonyalılar, çok tanrılı dini inanca sahiptiler.Tanrılarının insan şeklinde heykellerini yaptılar.
*İyonlar,mimaride İyon Nizamı adı verilen bir tarz gelştirdiler.Efes'teki Artemis Tapınağı Sisam adasındaki Hera Tapınakları dünyaca ünlü eserleridir.
*M.Ö 650-456 yıllarnda Perslerin, daha sonra Romalıların egemenliğne girdiler.
MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI
Sümerler
*Mezopotamya medeniyetinin temelini oluşturan Sümerler, M.Ö 3500 yıllarında Mezopotamya'da kuruldular.
*Site devletleri halinde yaşadılar.Ur, Urug, Kiş ve Lagaş en önemli şehir devletleriydi.Şehirlerini yöneten kişilere Patesi adı verilirdi.
*M.Ö 3200 yılında çivi yazısını buldular.
*Sümerlerde Kral Urgakina'nın yaptığı kanunlar dünyada bilinen ilk yazılı kurallardır.
*Sümerler bilimsel gelişmelerin temelini attılar.İlk defa ay yılına dayanan takvimi yaptılar ve güneş saatini buldular.
*Çok tanrılı dini inanca sahiptiler ve her sitenin kendine ait bir tanrısı vardı.Tapınaklarına Ziggurat adı verilirdi.bu tapınaklar aynı zamanda rasathane işlevide görürdü.Bu sayede astronomide ilerlediler.
*M.Ö 2350 yılında Akadlar tarafından yıkıldılar.
Babiller
*Mezopotamyada kuruldu.
*Başkenti Babil'dir.
*Devletin en güçlü olduğu dönem Kral Hammurabi dönemidir.Babil Kralı Hammurabi Mezopotamya'da en gelişmiş ve en ileri düzeyde olan kanunlar yaptı.Hammurabi kuralları tarihte bilinen ilk anayasadır.
*Babil Devleti M.Ö 6. yüzyılda Persler tarafından yıkıldı.
Asurlar
*Yukarı Mezopotamya'da hüküm sürdüler.
*Anadolu'da ticaret yapan Asurlular çivi yazısınıburaya getirdiler.Böylece Anadolu'da tarih çağlarını başlattılar.
*Kayseri (Kültepe)'de Asurlulara ait çivi yazısıyla yazlmış ticari tabletler bulundu.
*Asurlular Sümerlere ait kanunları geliştirerek daha sert bir biçimde günlük hayata geçirdiler.
*M.Ö 612 yılında Persler tarafından yıkıldılar.